27 Ekim 2013

ŞİMAL YILDIZI

İsmi güzel, şöhreti bol bir yıldız: Şimal Yıldızı...  
Şimal yıldızı gökyüzündeki en parlak yıldız değildir. Dünya dönerken göğe baktığımızda yeri değişmeyen yıldızdır. Olur da bir gün kaybolursak, yönümüzü bulmak için sırtımızı ona dayamamız bundan ötürüdür; konumu sabittir. Ama bize çocukken "en parlak yıldız" diye öğrettiler. 

Çocukken bize yanlış olan çok şey öğrettiler. Kristof Kolomb'u öğrettiler ama yerlilere hastalık getirdiğini, katlettiğini söylemediler. Okullarda bize insan katliamlarından bahsetmediler. Okullarda bize gerçekleri söylemediler. Sorgulamayı öğretmediler, ki zaten soru soran çocukları sevmezdi çoğu büyüğümüz. Bulutları pembeye boyamak öğretmenlere göre komik ve saçmaydı çünkü hayal etmek büyükler için gereksizdi. Bir şeylerin değişmesini hayal etmek büyümüş insanlar için korkutucudur, onun için "böyle gelmiş, böyle gider" demeyi çok severler. "Meslek edinmelisin, kariyer yapmalısın, para kazanmalısın" diyerek hayatın gayesini öğrettiklerini sandılar. Mutluluğu ve özgürlüğü öğrettiklerini zannettiler, kendileri çok özgür ve mutluymuş gibi. Sınırları öğrettiler, aşmamamız gereken... Halktan kopuk yaşayan, ünvan sahibi olunca kendini üstün gören birçok akademisyenin, çobandan daha dolu ve üstün olduğunu öğretmeye çalıştılar. İnsanlar artık tanışırken isminden önce üniversitesini ve mesleğini söyler hale geldiyse, 'insan olmak' için ön koşulun bunlar olduğunu öğretmelerinden dolayıdır.  

Önümüze kalıplar sundular, yaşamak zorundaymışız gibi... Cesaretimizi kırdılar ki, bu kalıpları yıkmaktan korkalım. Umut etmenin elzem olmadığını söylediler ve başkalarının da umudunu kırmak için yaşayın dediler. Çünkü insanların birbirine destek olmasından, birbirlerinin ellerini tutmasından, kalabalık olmalarından korktular.

Ve nedense bize "çimlere basmayınız" dediler, halbuki çimlere basmak yaşamayı hissetmektir...