10 Kasım 2012

KIZILCIK MARMELATLI TART

fotoğraf: panoya takılanlar

Merhabalar sevgili pano sakinleri,
Canınız sıkılır da tart yapmak isterseniz, sizin için çok basit bir tarif paylaşıyorum.

Tart hamuru için malzemelerimiz; 1 yumurta, 8 kahve fincanı un, 175gr margarin, 1 çay bardağı şeker, 1 tatlı kaşığı pudra şekeri, 1 yemek kaşığı da yoğurt. Bütün malzemelerimizi karıştırıyoruz ve kıvama ulaştığında, hamurun 3'te 1'ini ayırıyoruz. Büyük parça hamurumuzu yağladığımız kalıbımıza uygun şekilde açıp, yerleştiriyoruz. Üzerine de kızılcık marmeladımızı sürüyoruz. Onun üzerine de kalan hamurdan ince şeritler yapıp, kafes şeklinde yerleştiriyoruz. 180°C'lik fırında üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz.

Kızılcık marmeladımıza gelecek olursak, gerçekten uğraş gerektiren ve yoran bi' tarif ama sonucu harika diyebilirim. Malzemelerimiz; 1kg kızılcık, 1,5kg şeker, yarım limon. Kızılcıklarımızı iyice yıkayıp tencereye koyuyoruz, kızılcıkların üzerinden 2 parmak geçecek kadar da su ekliyoruz ve kısık ateşte yumuşayana kadar kaynatıyoruz. Kızılcıklar yumuşayınca, sevgili şirin kızılcıklarımızı kevgirimize alıyoruz. İşte geldik en yorucu kısma, kızılcıkları kevgirden geçene kadar eziyoruz ve kol kaslarımızı çalıştırıyoruz. Kevgirden geçirme işleminde istediğiniz şekilde söylenebilirsiniz. Kevgirden geçen kızılcıkları tencereye alıp, şekeri de ilave edip kıvama gelene kadar pişirin. Ocaktan almaya yakın yarım limonu sıkıp karıştırın. Eveet, zorlu koşullardan sonra kızılcık marmeladımız hazır. Yalnız 1 hafta kadar dinlenmesini bekleyin, o zaman kendine geliyor. Yani en azından benim yaptığım öyle oldu, dinlenince tadını buldu.

Dipnot: Dilerseniz tart hamuruna yarım paket kabartma tozu da ekleyebilirsiniz, kendi yaptığıma eklememiştim.

3 Eylül 2012

GİYİNMEK


İnsanoğlu doğanın etkilerinden korunmaya başladığından beri giyinir. Daha doğrusu bedenini korumak için örtünmeye ihtiyaç duymuştur. Giyinmenin temeli çok farklı boyutlara dayanıyor bittabi her şeyi amacından saptırmak bizim en bilinen özelliğimizdir. İnsan 'çağdaşlaşmaya' başladığından beri giyinmek, sosyal statü göstergesi haline gelmiştir ama tabi ne demişler; insanlar kıyafetleriyle karşılanır, fikirleriyle uğurlanırmış.

Giyinmek, her şeye sahip olma arzusuyla yanan insanlar için çok tehlikelidir. Örneğin onlardan bazıları Grönland'da yaşamadıkları halde, gerçek bir kürk giyebiliyorlar. Onlardan bazıları indirim yazısını gördüklerinde ihtiyaçları olmadığı halde, ardında bıraktıkları etkileri düşünmeden, gözlerine çarpan çoğu şeyi alabiliyorlar. Halbuki indirim yazısının ne anlama geldiğini herkes bilir. İndirim demek cüzdanından daha az para çıkartmak değildir, tam tersine gereksiz şeyleri de almanı sağlayarak, cüzdanını tamamen boşaltmaktır. 

Tasarım renkli bir dünyadır ve bana göre gerçek tasarım ebedidir. İçi boş bir kalıp olan moda ise, geçicidir. Doyumsuz insanlar yaratır ve insanlara aynı adımı atma zorunluluğunu hissettirir, bir nevi itaatkârlığı öğretir. 

Dipnot: Sahi moda ve tasarım kelimeleri birbirinden o kadar farklı ki, kim birbiriyle bağdaştırıp da aynı cümle içinde kullanmaya başlamış? 

illüstrasyon: panoya takılanlar

26 Temmuz 2012

LİMONATA

fotoğraf: panoya takılanlar

Yaz sıcaklarının serinleten tarifi; buz gibi soğuk limonata!
Klasik bir cümleyle giriş yaptıktan sonra, tarifi anlatmaya başlayabiliriz.

Öncelikle 2 tane limonun kabuğunu rendeliyorsunuz. Daha sonra şeker ile limon kabuklarını ellerinizle iyice ovuşturup, 
birbirine yediriyorsunuz. 2 tane limonun suyunu ve de 2lt'ye yakın suyu da ekleyip bir güzel karıştırdıktan sonra, 
karışımı süzüyorsunuz. Böylelikle güzelim ev yapımı limonatanız, sizi serinletmek için hazır olmuş oluyor.

Dipnot: 3/4 su bardağı şeker de koyabilirsiniz çünkü benim kullandığım bardak biraz daha küçüktü.

11 Temmuz 2012

ŞİRİN DOMATESLER

fotoğraf: panoya takılanlar

Kendi domatesini yetiştirmek ne mutluluk verici bir eylemmiş.
Gerçi ben saksıda, küçücük bir alanda yetiştirdim ama ilk basamak için gayet tatmin edici.
Siz de yetiştirin diye de fotoğraflayıp, buraya koymak istedim. 
Genellikle yaptığımız şey; üretmeden tüketmek oluyor. 
Heh işte saksıda domates yetiştirmek, bunu kırmak için güzel bir adım,
tadımlık da olsa... 

Dipnot: Biberlerim de çiçeklenmeyi bekliyor, ben de onları yiyeceğim günleri bekliyorum.

25 Mayıs 2012

HAVUÇ REÇELİ

fotoğraf: panoya takılanlar

Mutfakta renk renk reçel kavanozlarının dizili olması, sebepsiz mutluluk nedenidir. Kavanozlara baktıkça daha da mutlu olmak istiyorsanız, pek tabii reçelleri kendi ellerinizle yapmanız gerekiyor. Peki hiç havuç reçeli yapmış mıydınız? Hayır dediyseniz, hemen tarifi veriyorum.

Öncelikle 3 tane orta boy havucu rendeleyin. 2 bardak şeker ve 1 bardak suyu ocakta kıvama gelinceye kadar kaynatın, daha sonra rendelenmiş havuçları ekleyin ve kısık ateşte karıştırarak kaynatmaya devam edin. Ocaktan almadan önce yarım limonu sıkıp, 1-2 dakika da öyle kaynatın.

Eveet, havuç reçeliniz hazır! Reçelinizi kaseye koyduktan sonra, dövülmüş ceviz de ekleyip, kahvaltınızı daha da şenlendirebilirsiniz. Kahvaltı ne kadar uzunsa, o kadar keyiflidir. Ee keyfe keyif katmak da, kahvaltı sofranızı şenlendirmekten geçer. Bir de sonrasında türk kahvenizi yudumluyorsanız, sizden mutlusu ve keyiflisi var mıdır acaba?

15 Mayıs 2012

MEVSİMİ GELMİŞKEN...

fotoğraf: panoya takılanlar

Aslında Ege kıyılarında yapılan ellerde daha güzel olsa da, deniz börülcesi yapmanın tam zamanı!

Yapılışına gelince; deniz börülcelerinin kök kısmını kesip, yıkadıktan sonra kaynayan suya ilave ediyorsunuz. Hiçbir şekilde tuz eklemiyorsunuz çünkü kendisi tuzlu bir bitkidir. 15 dk kadar haşlandıktan sonra, börülceleri soğuk suyun altına alıyorsunuz ki, yeşil renk diri kalsın. Daha sonra deniz börülcesini tek tek kılçığından ayıklamanız gerekiyor. İşte o kısım biraz sabır işi ama ne demişler: "sabreden derviş, muradına ermiş". Konuyu dağıtmadan devam edeyim, ayıkladıktan sonra zeytinyağı, sarımsak ve limon ilave ediyorsunuz. Biraz da buzdolabında beklettikten sonra, deniz börülcesi sofraya gitmeye hazır olmuş oluyor. 

Sofraya yakışan güzel bir meze çeşidi olduğunu düşünüyorum, hani mevsimi de gelmişken...

8 Mayıs 2012

MODA DÜNYASININ GÖRÜLMEYEN KARANLIK TARAFI


 illüstrasyon: panoya takılanlar

Modanın karanlık yüzünü çoğumuz es geçiyoruz. Maalesef görmek istemediğimiz bir gerçek var; hazır giyim sektöründe ağır koşullar altında çalıştırılan işçiler. İşçilerin sağlığı hiçe sayılarak yapılan üretimler ve emeklerinin altında ödenen veya hiç ödenmeyen maaşları görmemekte ısrar ediyoruz.

Modanın ışıltılı dünyası gözümüzü o kadar kamaştırıyor ki, satın aldığımız ürünlerin arka planında dönmekte olan oyunları göremiyoruz. Bir kişi para kazanacak diye yüzlerce kişi insanlık dışı çalışma koşulları altında saatlerce çalıştırılıyor. Bunu yapanlardan bazıları da hepimizin bildiği dünyaca ünlü markalar. Örnek vermek gerekirse; H&M Kamboçya'da aylık 61 dolara işçi çalıştırıyor ve bu işçilerin çoğu çalışma koşullarından dolayı hastanelik oldu. Gözümüzü boyamak için organik kumaşlarla koleksiyon yapıp, "ekolojik tasarımlar yaptık, bakın biz ne kadar çevre dostuyuz" diyerek resmen bizi kandırmaya çalışıyorlar. Hele bir de indirime girdikleri zaman, kapılarına koşarak gidiyoruz. Zara'da aynı şekilde uygunsuz çalışma koşullarından dolayı defalarca para cezası almıştır. Sadece biraz araştırarak "hangi marka adaletsiz çalışma düzeniyle üretim yapıyormuş?" görebilirsiniz.

Dünyanın her yerinde bu haksızlıklar yapılıyor, eğer bu üretim sonucu satın aldığınız ürünler sizin içinize siniyorsa hiçbir şey diyemem. Gerçekleri görüp, en azından ben bu adaletsizliğe ortak olmayacağım diyebiliyorsanız da ne mutlu size! 

Dipnot: Okuduğunuz üzere çocuk işçilere değinmedim bile, umarım bu ayıplara göz yumulmayan  daha güzel bir dünyada yaşayabiliriz.

5 Mayıs 2012

ÇİLEKLİ KURABİYE

fotoğraf: panoya takılanlar

Çileğin mevsimi geldiğine göre, çilekli tarifler denemenin tam vaktidir.
Eğer ki çilekli kurabiye yapmak istiyorsanız, işte malzemeler:

1 su bardağı un
1/4 su bardağı pudra şekeri
 60 gr tereyağı
1/3 su bardağı krema
 1 çay kaşığı kabartma tozu
 Bir tutam tuz
1 tatlı kaşığı limonsuyu
 1 su bardağı küp küp dilimlenmiş çilek

Öncelikle un, pudra şekeri, kabartma tozu, tuz ve tereyağını yoğuruyor, üzerine de kremayı ekliyorsunuz.
 Küp küp kestiğiniz çileklere limonsuyunu da koyup, diğer karışıma ekliyorsunuz.
Fırın tepsisinin üzerine yağlı kağıdı serdikten sonra, kaşık yardımıyla hamurdan parçalar alıp, tepsiye sıralıyorsunuz.
Sıraladığınız hamur parçalarının üstüne de şeker serpiyorsunuz.
Önceden ısıtılmış 190°C'lik fırında 20-25dk pişirdikten sonra da "ne kadar güzel görünüyor" diyerek mutlu oluyorsunuz. 

Tarif: pemberehber.com'dan alınmıştır.
Dipnot: Kurabiyeye eleştiri yapacak olursam; krema ya da tereyağ azıcık ağır bir tat veriyor efendim. 
Hangisi acaba diye halaa düşünmekteyim. Eğer ki kremaysa, onun yerine ne kullanılabilir diye de düşünmekteyim? 
Onun dışında çilekli kurabiyemizin her şeyi çok güzel sevgili pano takipçileri, güzel haftasonları...

4 Mayıs 2012

NOSTALJİK DERGİ KAPAKLARI

Huzurlarınızda 70'li yılların dergi kapakları!
"Geçmişin izlerini seviyorum, bana nedensiz bir mutluluk veriyor" diyorsanız
ve eğer siz de bir nostalji severseniz, Hey Dergisi'nin arşivine zevkle dalabilirsiniz.
Buradan buyrun: TIK TIK

30 Nisan 2012

AĞIMIZA TAKILIP, PANOYA DÜŞENLER

Panoya takılanların 1 numarasında, Paris sokaklarından bir kare var.
Hak verir misiniz bilmem ama bu kareyle benim anladığım şey; renklerin insanı daha da güzelleştirdiğidir.

2 numara, zarif yüzüklere ev sahipliği yapıyor. Kadın elinde yüzüğün havası başka canıım!

3 numara, Washington Üniversitesi'nden iki öğrencinin projesiymiş. 
Şimdi efendim bu iki öğrenci düşünmüş, taşınmış:
 "Kadınlar ellerinde cep telefonlarını, paralarını vb. şeyleri taşıyarak yorulmasın. 
Biz sütyenlere gizli cep yaptık. Kadınlar artık rahatlasınlar, mutlu olsunlar." demiş bu çalışkan iki öğrenci. 
Yahu ne kadar zararlı bir şey yaptıklarının farkında değil mi bu arkadaşlar? 
Onun için 3 numaraya yorumsuz diyerek, 4 numaraya geçiyorum.

4 numara, her şeye tepkisiz kalan bizlere gelsin. 
Bu kadar mı bastırılıp, korkutulmuşuz? Haksızlığın yanından yürüyüp geçmeye bu kadar mı alışmışız? 
Doğru ya "bana dokunmayan yılan bin yaşasın, ben iyi olayım da kim nasıl olursa olsun" değil mi?
 "Yok ben buna karışmayayım, yok bu konuda yorum yapıp da başıma iş alamam" derken vicdanınız rahat duruyor mu?
Neyse ki her şeye rağmen, her gün yeniden doğan ve bize ümit veren bir güneş var. 
Ee n'apalım umut fakirin ekmeği...

Görseller: waynetippetts, tumblr, kickstarter

29 Nisan 2012

PİZZA

 fotoğraf: panoya takılanlar

Merhabalaar, 
Yapımı çok kolay olan bi' pizza yaptım, tarifini de sizinle paylaşayım dedim.
Pizza hamurunun tarifi için Arda'nın Mutfağı'na başvurdum, hamur tarifi için: TIK TIK
Taban sosu için: 4 domates rendesi, 2-3 diş sarımsak, biraz tuz, biraz karabiber, biraz da kekik.
Üstüne ne isterseniz serpiştirin, pişince de afiyetle yiyin efendim.
Şimdiden ellerinize sağlık...

22 Nisan 2012

MİNİKURABİYE

mmm dediğinizi duyar gibiyim...
Bu şirin, güzel kurabiyeler bir tık ötenizde; www.minikurabiye.com
Üstelik istekleriniz dahilinde, sadece size özel tasarımlar da yapılıyor.
E efendim daha ne olsun, değil mi?
Tek yapmanız gereken minikurabiye' ye tıklamak.

19 Nisan 2012

TRUFFLE

fotoğraf: panoya takılanlar

Hayatımız daha da tatlansın diye karamelli, portakallı trüfler yapayım dedim ve kollarımı sıvayıp, işe giriştim.
Şimdi efendim, ben o kadar çok tarif okudum ki, bir de baktım bütün tariflerden bir şeyler almışım.
Kısacası canım nasıl istiyorsa öyle yaptım çünkü 
trüf yapımının hayal gücümüzün esintilerine açık, gayet eğlenceli bir tarif olduğunu düşünüyorum.
 Birkaç tarif okuyup, istediğiniz malzemelerle sevdiğiniz şeyler yapın ve eğlenin. 
Haydi mutfağa girin ve çikolatanın yaydığı mutluluğu hayatınıza dahil edin.

Dipnot: Son yazdığım cümleyi bir reklamda falan mı duydum acaba? Nedense reklam sloganı olmuş gibi geldi.

3 Mart 2012

AYRINTILARA TAKILMAYIN, PANOYA TAKILIN

Panoya takılanlar köşesinden hepinize merhabalar,
1 numaradaki mavinin güzelliğine bakın, çok şirinmiş.
2 numara Milano moda haftasından, Jil Sander tasarımı. 
Koleksiyon pastel tonlardan oluşuyor, her parça birbirinden şık ve zarif.
3 numara masal kitaplarından fırlamış gibi fakat böyle bir yerde yaşamak isteyince, 
uzaktan bakmak sadece acı veriyor, maalesef.
4 numara Elle İsveç dergisinin mart sayısından. 
1960'lı yılların meşhur oyuncusu Sandra Dee'ye selam göndermişler 
ve modeli ona benzeterek bir çekim gerçekleştirmişler.

İyi, mutlu, güzel ve de eğlenceli hafta sonlarııı!  

Görseller: vogue, fashioncopious, stockholmstreetstyle

29 Şubat 2012

SOFRAMIZ ŞENLENSİN

Bu hafta iki tarifle karşınızdayıım. Sanki çok marifetliymişim gibi haftada bir tarif paylaşmaya başladım, 
acemiliğimden dolayı affınıza sığınıyorum, sadece zevk aldığım için böyle bir şey yapmaya karar verdim.

EZME
Hepimizin bildiği bir lezzet olan ezmeyle başlayalım. Domatesi, biberi, soğanı ve maydanozu küçük küçük doğruyorsunuz. Gerçi rondodan da geçirebilirsiniz ama bence işin zevki kendi ellerinizle kesmekte, hem eskiden rondo mu vardı? Daha sonra ayrı bir kapta arzu ettiğiniz ölçüde salçasını, baharatlarını, zeytinyağını, limon suyunu veya nar ekşisini koyup, karıştırıyorsunuz. Diğer malzemelerin üzerine karışımınızı döküp, tüm malzemeleri bir güzel karıştırdığınızda ezmeniz sofranızda yerini almaya hazır duruma gelmiş olacak.

PATATES PÜRESİ
Bu sefer alışkın olduğumuz pürenin biraz dışına çıkıyoruz. Patatesleri haşladıktan sonra biraz tereyağı, tuz ve süt ekleyip püre kıvamına getiriyoruz. Püremize bir tutam pul biber, biraz da maydanoz veya dereotu ekleyip, tekrar karıştırıyoruz. Daha sonra üzerine sarımsaklı yoğurt döküyoruz. Yoğurdun üstüne de yağda pul biber kızdırıp döküyoruz. Püre de hazır olduğuna göre afiyet olsun.

Aslında maksat sofrada çeşidimiz bol olsun, sevdiklerimizle sohbetimiz uzun olsun.

Fotoğraflar: panoya takılanlar

27 Şubat 2012

84.OSCAR ÖDÜL TÖRENİ

84.Oscar ödül töreninde kimler ne giymiş?
 Kimler hoşumuza gitmiş? Kimler hayal kırıklığına uğratmış? 
Aşağıya doğru inip, bir göz gezdirelim.

illüstrasyon: panoya takılanlar

Bu yıl kırmızı halıdan geçen ünlüler, daha çok payetli kumaşları ve renk olarak da kırmızıyı tercih etmiş. 
Saçlar ise hep yandan ayrılmıştı. Panomuz ise yukarıda bulunan isimlere dikkat etti.

Mila Jovovich tek omuzlu, payetli elbisesiyle kırmızı halının ilk göz kamaştıran ve büyüleyen ismi oldu. 
Gwyneth Paltrow sade şıklığıyla, omzuna aldığı peleriniyle ve asil duruşuyla en iyi giyinen isimlerdendi.
Michelle Williams geçen seneden beri çok duyduğumuz "peplum" ayrıntılı kırmızı elbisesiyle prenses edasında.
Vee Angelina Jolie'ye gelecek olursak, gördüğünüz gibi poz verirken öyle bir duruş sergilemiş ki 
"ben geldiğime göre en beğenilecek isim benim, başkalarını konuşmaya gerek yok" der gibi durmuş. 
Ee Angelina Jolie tabii bu, o öyle poz vermeyecek de kim verecek?
Merly Streep nasıl böyle bir elbise giyebildin? Hiç olmuş mu, koskoca Merly Streep'e yakışmış mı?
Kendisine ayrı bir hayranlık beslediğimden dolayı gece boyunca "Penelope Cruz ne giymiş?" diye merakla bekledim. 
Gördüğümde ise hayal kırıklığına uğradım. Beğenenler de olmuştur ama 
kırmızı halıda çok daha iyi giyinen bir isim olduğunu düşünüyorum. Gerçi geçen sene daha kötü bir tercih yapmıştı. 
Neyse kendisini severek takip etmeye devam edeceğiz.

Beylere göz gezdirecek olursak; her biri çok şıktı, onun için diyebilecek pek bir şey yok. Ancak;

Brad Pitt 50 yaşına merdiven dayadı ve hala inanmakta güçlük çekiyoruz.
George Clooney 50 yaşında fakat kendisi hep karizmatik hep karizmatik.
Gary Oldman ise sevgili George'a "sen mi karizmatiksin, ben mi karizmatiğim?" gülümsemesi yollamış.

Bir kırmızı halı daha böyle geçti sevgili pano izleyicileri, 
gelecek sene daha renkli bir kırmızı halı dileyerek yazıyı burada sonlandıralım.

Görseller: justjared, fashionspot

24 Şubat 2012

AYRINTILARA TAKILMAYIN, PANOYA TAKILIN

Bu hafta panoya nelerin takıldığını merak ediyorsanız, merakınızı gidermek için hemen konuya girelim.

1 numara Londra moda haftasından, geçen seneden beri baykuşlar sardı dört bir yanımızı...
2 numarada küçük evler için işlevsel bir tasarım yer almakta, zekice olmuş.
3 numarada gene baykuş başrolde! Gördüğünüz gibi yaratıcı insanın hali başka oluyor. 
Bu arada baykuş denilince benim aklıma hep Hedwig(Harry Potter'ın baykuşu) gelir. 
4 numaraya gelecek olursak, Audrey Hepburn'un en çok hoşuma giden fotoğrafı yer almakta. 

Eveet bu haftalık panodan bu kadar, şimdiden eğlenceli bir hafta sonu dilerim.

Dipnot: Pazar gecesi Oscar ödül töreni için abur cuburlarınızı hazırlamayı unutmayın!


Görseller: vogue, tumblr, alnodanmark

22 Şubat 2012

AYVA REÇELİ


Bu hafta mutfağa girdim ve kahvaltılarınız için bir başyapıt hazırladım; ayva reçeli.

Yapımını anlatacak olursak; öncelikle ayvaların kabuğunu soyup, küp küp kesiyorsunuz. Daha sonra yukarıda yazan diğer malzemeleri de tencereye ekleyip, kısık ateşte kıvama gelinceye kadar kaynatıyorsunuz. Kıvama gelince yarım limonun suyunu da ilave ediyorsunuz ve bir süre daha kaynatmaya devam ediyorsunuz. Bu arada kaynarken ayvanın çekirdeklerini ekleyin, reçeliniz daha koyu bir renge ulaşmış olur.

Eğer kahvaltıda tatlı bir şeyler yemeyince eksiklik hissedenlerdenseniz, bu tadı kahvaltınıza misafir etmelisiniz. Kendi ellerinizle yapınca daha tatlı oluyor, onun için ısrar ediyorum canıım. Gelecek tariflerde görüşünceye dek, tatlı günler!

fotoğraf: panoya takılanlar

20 Şubat 2012

ALIŞVERİŞ ALIŞVERİŞ ALIŞVERİŞ

Neden gereğinden fazla alışveriş yaparız? Neden hep daha fazlasına sahip olma arzusuyla yanıp tutuşuruz?
"tüketim çılgınlığı, çağımızın hastalığı" yazıları her yerde karşımıza çıktığı halde, bu hastalığı iyileştirme yoluna bir türlü gitmiyoruz. Tersine indirim neredeyse, biz oraya gidiyoruz. Belki de o kadar çok tatminsizlik yaşıyoruz ki, kendimizi alışverişle avutmaya çalışıyoruz. Belki de bunun kaynağı bir uğraş alanımızın olmayışındandır. Zamanı unutabileceğimiz bir uğraşımız olduğunda, mağazalarda gereğinden çok vakit geçirmenin gittikçe anlamsız hale geleceğini düşünüyorum.  Eminim ihtiyacımız olan doğru parçaları almak bizim için yeterli hale gelecektir. 

İnsanlar kendi tarzlarını yaratmak yerine, modaya ayak uydurmak için sürekli alışveriş yapmayı tercih ediyor. Halbuki "moda öyle çirkin bir şey ki, altı ayda bir değiştirmek zorunda kalırız" demiş Oscar Wilde. Hak vermemek imkansız, sevgili Coco Chanel de hak vermiş olacak ki "moda geçicidir ama stil kalır" sözleriyle onaylamış.

Bir de sanki alışveriş merkezleri arttıkça, tüketim çılgınlığının sonu gelmeyecek gibi gözüküyor. Zaten alışveriş merkezine de niye gideriz ki, sokakta yürüyüp insan kalabalığına karışmak varken?

Fotoğraf: panoya takılanlar

17 Şubat 2012

AYRINTILARA TAKILMAYIN, PANOYA TAKILIN

Merhabalar sevgili pano takipçileri,
1 numarada bulunan kaplumbağa şeklindeki broş ne hoşmuş öyle.
2 numara New York moda haftasından, Jeremy Scott tasarımı. 
Hazırladığı koleksiyonda bizleri şaşırtmayarak yaratıcılığın sınırlarını zorlamaya devam etmiş.
 Hayal gücünün uçsuz bucaksız olması güzel şey.
3 numara oscar heykelciğinin, 84.Oscar Ödül Töreni 26Şubat'ta! 
4 numarada bulunan fotoğrafı çok beğendim, onun için de fotoğraf panoya takılmadan geçemedi. 
Her koşulda bir çıkış kapısı vardır, değil mi ama?
Bu haftalık panoya takılanlar köşesini okuduz, mutlu hafta sonlarıı!

Görseller: jakandjil, vogue, fotostalgie

15 Şubat 2012

ZENCEFİLLİ KURABİYE

Mutfak konusunda çok iddialıyımdır panoya takılan güzel insanlar, hatta o kadar iddialıyım kii... Şaka şaka her konuda ki becereksizliğim, muftak alanında da geçerli fakat yaptığım zencefilli kurabiyenin tarifini paylaşmadan geçemeyeceğim.

Yukarıda yazan malzemeleri bir güzel karıştırıp, yoğuruyorsunuz. Daha sonra hamuru elinizle 1cm kalınlığında açıyorsunuz. Çay bardağı veya kalıp yardımıyla kesiyorsunuz. Tepsinin üzerine pişirme kağıdını serip, üzerine kurabiyeleri diziyorsunuz. 170°C  fırında üzeri pembeleşinceye kadar pişiriyorsunuz. Fırından çıkınca da aşağıda gördüğünüz gibi oluyor. Daha sonra da afiyetle yiyorsunuz. Bir başka mutfak macerasında görüşmek üzere efendim şimdilik bu kadar...

fotoğraf: panoya takılanlar